I.
Sesin
ışıktan bir ezgi olur
deler perdesini
kör karanlık sağırlığımın
ve yokluğun patlar bakışlarımda
göz yaşım bin mislidir ağırlığımın....
II.
Yağmura kanarım
her susayışımda
bu yüzdendir böyle
ağlamaklı duruşum
"şarap"dersen;
kokusunu dahi bilmem
yine de testiler deviren
Hayyam'dan daha sarhoşum...
III.
"Yağmur"dedin mi
akan sular durur
bir darağacı anımsarım
ipiltiler arasında
PİR'imdir!ak saçları
ak sakalları
ak mintanıyle
vurulan bir güvercin gibi
düşlerimin arasından
uçar savrulur...
VI.
Yağmurdan kaçarken
taşa tutuldum
yine de gül saçtım
her kanayışımda
bari siz anlayın beni be dostlar!
şimdi derman bilmez
bir dert başımda...
V.
Yağmurlar
seni yağarlar üzerime
iliklerime dek işler
sesin
gülüşün
ve yüzün
seninle kayboldu hazzı yaşamın
bana ölümleri aratıyor
bu dinsiz imansız hayasız hüzün!...
VI.
Yağmur sustu da
susmaz çığlıkları kalbimin
ellerini tutmayacaklarsa
artık bana ne faydası var ki
şu kırılası ellerimin?!...
VII.
Bir gün ben de
sazımı duvarlara
sesimi şarkılara
ve cesedimi ağıtlara
bırakacağım
ama boşuna uğraşırlar benimle
çünkü hiç bir zaman
bu zamanın
"zamane insanlarından"
olmayacağım...
VIII.
Bu çisil bu ipil bu sicim yağmur
bir ezgi bir nağme bir nağme
bir şarkı mahur
bu acı bu sancı kalbime vurur
boğula sarsıla ağlamak budur!...
*
Bilâl Mardin