Amatör bir şair,acemi bir ressam,meraklı bir yazar ve bestekâr bir müzisyen...


yurduma ve yarime dair...

30 Ağustos 2009 Pazar

Yitik şair


I.
Bakışlarımın boğum buğusu
sıska bedenimin gölgesince
incelip gidende
ufka ağar
kızıla çalan kederim
ansızın sislenir
karlı efkârlı dağbaşları
bir düğüm düğümklenir ki genzim
hıçkırıklarım yayılır
camkırıkları gibi
Yurdumun gözlerden uzak
gönlüme yakın
tenha vadilerinde
Ne çok insan vurulmuştur
çığlıkları yayılıp susmuştur
her bir infazın
sahipsiz sığınaksız vakitlerinde...
Sellerce
derelerce
nehirlerce
kopar gider göz yaşlarım
dilimde esmer bir türkü titrer
Kaç ömürdür
süren ağıdıma
yine kaldığım yerinden başlarım...
Sesime dolanır
hayâlimdeki sevgilinin saçları
Sesimde susuz yağmursuz
çıplak dağlarımın
kayaları...otları...ağaçları...
II.
Güneş ufka çekilende
son ışıklarını düşürür
bir gülün kızıl
kıyamet yapraklarına
bir sevgilinin bir sevgiliyle
vedalaşması gibi
birer buseyle dokunur
dallarından budaklarına
Güneş ağlamaklıdır
ışığı kanamaktadır dudaklarına...
III.
Olur da hani bir gün
apansız zamansız
öldüğüm çalınırsa kulaklarına
dilin ilk hangi sözcüğe dönecek
sesin ilk hangi şarkıya titreyecek
dudağın
hangi kelimeye tökezleyecek
Ve ellerin
ellerimsiz kaldıklarında
varıp kimlerin
kırılası ellerine değecek?...
Dökülmekten artakalan saçlarımda
ağaran bir hüznün
kısa öyküsüdür
seninle yaşadığımız
Yitik bir ülkenin
yitiklerinin yitiğiyim
ve ne zaman ekmeğe
ve aşka dair söylense;
ikisine adanmış mısraların
adı-sanı duyulmamış şairiyim...
*
Bilâl Mardin